22 Mart 2009

Lezzete Doyulmaz


Çikolata tarzı yiyecek reklamlarında sıkça kullanılan 'doyumsuz lezzet' sloganının sadece bu tarz yiyeceklerle kısıtlı değil. Her şey için geçerli, dünyadaki her şey için...

Yiyeceklerden tutun oynadığımız oyunlara kadar. Her şey fani ve kapitalist düzenin hakim olduğu yaşamımızda her şey boş. 7 yaşında başlıyorsun futbol oynamaya 50 yaşına kadar belki her gün oynuyorsun ama doymuyorsun. 50 yaşını kutladığı günün ertesi günü yapılacak olan maça yine isteyerek gidiyorsun, yine zevk alıyorsun. 60 yaşına vardığında geride binlerce maç bırakıyorsun ama bir halısahanın yanından geçerken hala için gidiyo ''ayaklarım tutsa da oynayabilsem'' diyorsun. Ecelin geliyo ölüyosun ama ne var ki binlerce kez oynadığın oyuna dahi doyamıyorsun. Her şeyi geride bırakıyorsun maddi, manevi... Hiçbir şeyi yanında götüremeden, hiçbir şeye doyamadan gidiyorsun. Acaba bunun bir formülü var mı ? Varsa neden kimse bilmiyor ? Gerçi kim var derse desin -hatta herkes desin farketmez- beni dünyada hiçbir şeyin tadına varılamayacağı noktasındaki düşüncelerimden vazgeçiremez. Çünkü doyma organı yok ki ! Daha doğrusu şöyle açıklayayım :

Sevdiğimiz bir yiyeceği ömrümüz boyunca çeşitli aralıklarla da olsun yeriz. Ama onu sadece tadarız aslında. Ölüm döşeğinde en sevdiği yiyeceği, yemeği ister kimisi. İstediği şeyi geride bıraktığı yılların her bir gününde yemiş olmasına rağmen. Çünkü doymamıştır. Çünkü lezzete doyulmaz, lezzet tadılır. Tat alma duyumuz dildir. Sevdiğimiz bir yemeği bir oturuşta sürekli yemek isteriz; yedikçe yemek. Ama buna bir organımız engel olur: Midemiz. Dilimiz doymamış olsa da midemiz limitini doldurmuş, yani dolmuştur. Ama ne yazık ki bu organımız tat alma gibi bir yetiye sahip değildir...

Lezzete doyulmaz...

25.03.2008 Salı

1 yorum:

Quaresma7 dedi ki...

İnsanoğluna iki vadi dolusu altın verilse bir üçüncüsünü ister. Fakat insanoğlunun gözünü ancak toprak doyurur.” (Buhari, Rikak 10)